13 Ağustos 2017 Pazar

Ordaydım.... Meksiko / Maya Tapınakalrı

Ordaydım....

Meksiko Maya Tapınakları....

Bu blogumda sizlere Meksika nın en ünlü tapınakları olan dünyaca ünlü















Chichen İtza - Coba - Tulum u tanıtmaya çalışacağım. Bazılarına kendi imkanımla bazılarına tur ile gittim. Bunu hemen belirtmek istiyorum. Gezinizi tur ile gerçekleştirmek istiyorsanız çok kısa oluyor turlar. Rehberimi dinlyceksiniz yoksa etrafımı geziceksiniz bilemiyorsunuz. Zaman kısıtlı olduğundan doya doya her yeri göremiyorsunuz. Mesela Chichin İtza için sabahın köründe yolac çıktık ve öğlen geri döndük. İnanın çok kısa geldi bana ve her yeri doya doya gezemedim. Gördünmü diye soralarsa  he evet gördüm diyebiliyorum anca. Onun için kendi imkanımla gittiğim yerleri doya doya gezdim ve en inçeliklerine kadar araştırdım. Daha güzel oluyor. Tabi siz bilirsiniz benden söylemesi.

Öncelikle şunu belirtmek isterim. Maya uygarlığı hep Aztek ve İnka ile karıştırılıyor. Oysa bunlar birbirinden farklılar. Sosyal ve kültürel alandaki başarılarıyla tanınan Maya uygarlığı, üçünden en eskisi ve uzun süreni. Savaşçı ve diplomasiye öenm veren ve zamanında Güney Amerika nın tüm batı alanını ele geçirmiş bir imparatoruluk olan İnka ların merkezi Meksika değil Peru. Malesef İspanyollar tarafından yok edilen Aztekler ise diğer ikisine kıyasla daha küçük bir uyguralıkç

Hep görmek istediğim ve merak ettiğim Mayalar dı. Sanatsal ve bilimsel yaratıcılıkları nedeniyle Orta Amerika dünyasının en seçkin ve karmaşık medeniyetlerinden biri olma özelliğini taşıdığını öğrenmiştim. Yağmur ormanları, yüksek dağlık alanlar ve geniş kıyı bölgelerine yerleşip yaşamlarını devam ettirmişler. Günümüzde Güneydoğu Meksika, Guatamala, Honduraz, Belize ve El Salvador da yaşamlarını sürdürmekteler.

Yurt dışına gitmek isterseniz mutlaka İngilizce öğrenmenizi şiddetle tavsiye ederim. Amerika ülkelerinde İspanyol ca da bilseniz yeterli olabilir. Ama muhakkak İngilizçe bilmeniz gerek. İlle de gramatik falan değil, derdinizi anlatabilecek kadar bilseniz yeterli.


Ve Maya ların en ünlü yapıtlarından olan Meksika nın Yucatan eyaleinde olan Chichen İtza yı size tanıtmak isterim. Daha Meksika ya gitmeden önce internet üzerinden birçok tur organizatörlerini inceledim ve birinde karar vererek anlaşmayı sağladım. Ülkeye geldiğimin hemen ikinci günü ayağımın tozuyla o yıllarca hayalini ettiğim tapınağı görmeye gittim.


Sabahın çok erken saatlerinde hotelin önünden gelip aldılar. Bizim bildiğimiz normal bir dolmuş. Diğer hotel lerede uğrayarak kocaman bir yolun kenarında onlarca sıralanmış dolmuşların yanında bizde sıraya girdik. Şöförümüz buradan hep beraber yola cıkacağımızı söyledi ve bizi küçük minubüslerden büyük bir otobüse götürdü. Dier turistlerle beraber otobüsü doldurduk. Kendini rehber olarak tanıtan kişi hem İngilizce hem İspanyol ca iki dilde tanıtım konuşması yaptı.













Yol boyunca bize Maya ları ve özellikle kaybolan ana dillerini anlattı. Artık Meksika da birçok okullarda el ders olarak Maya ca öğretiliyormuş Bir kaç kelime de bize öğreten rehber kendisi gibi Meksika lıların Maya kültürüne önem verdiklerini ve dillerini yaşatmaya devam edeceklerini hatta ileriki yıllarda İspanyol ca olan resmi dillerinin yerine Maya ca geleceğini söyledi. İspanyol lardan az çekmediklerini ve tüm kültürlerini mahf ettiklerini de eklemeden duramadı. Amay herşeye rağmen Maya ların günümüze kadar yaşadıklarını kültürlerini yaşatmaya devam edeceklerini vurguladı. Ormanı ortadan ikiye ayırmışlar ve otoban yapmışlar. Her taraf yemyeşil ve etraf ağaçlarla dolu.


Büyük bir oto park alanına geldik ve otobüsten indik. Birkaç tane daha otobüs ve arabalar park yerine bizden önce gelmiş. Biletlerimizi temin eden rehberimiz in peşinden giriş kapısından geçerek içeriye girdik. Büyük bir alan ve her taraf ağaçlarla kaplı.
Giriş te dev bir pano alan hakkında bilgi veriyor. İspanyol ca ve İngilizce. Biraz ilerledikten sonra heyecanımız dahada yükselmişti. Ağaçların arasından uzaklarda o devasal yapı görünmeye başladı. Adımlarımızı sıklaştırsakmı yoksa öyle uzaktanmı baksak bilemedik. Yanımda Avustralya dan gelmiş bir befendşyle otobüste arkadaş olmuştuk ve onunla beraberdik. 80 yaşı üzerinde olmasına rağmen buralara kadar geldiğini ve bu yapıtı ölmeden önce mutlak görmek istediğini söyledi. Maşallah demeden duramadım. Helal olsun adam a, taaa Avustralya dan Los Angelas oradan Miami ye son durak Cancun a saatlerce süren bir uçuş sonucu gelmiş. Şimdi burda Chichin İtza da...

















Günümüzde Meksika nın en çok ziyaret edilen ikinci arkeolojik sit alanı 7 Temmuz 2007 de seçilen Dünya nın yeni yedi harikasından biri olmuş. Chichen İtza daki El Castillo -kale- adıyla tanınan Kukulkan piramidinin yüksekliği 30 metreymiş. O devasal yapının önünde durup uzun uzun seyrettik. Gerçekten de bir şah eser. Yüzyıllar önce nasıl yapmışlar diye insan şaşırıyor. Onca taşları bir bir üst üste koyarak yapılan piramit ve merdivenler muhteşem. Sadece taşları üst üste koymak değil birde tüm bunların anlamı da ekleniyor. Merdiven basamaklarının yanından dev iki yılan başı bulunuyor.







Tüylü yılan Kukulcan en önemli piramit tapınağı olduğu söyleniyor. Kukulcan (kukulkaan) dört tarafındaki basamak sayısı, üstteki tapınakla birlikte 365 e ulaşıyor ki bir yılın günlerine denk geliyor. Mart ve eylül aylarında güneş batarken oluşan ekinokslarda iki büyük tüylü yılanın gölgesi piramidin üstüne düşüyor. Maya tanrılıarnın enerjişini hissetmek ve bu anı paylaşmak için yılın bu aylarında yapılan kutlamara dünyanın 4 bir köşesinden insanlar geliyor. Çünki tanrıların enerjisi Chichen İtza da bulunuyor.



Savaşçılar tağınağı nın etrafındaki bin sütün savaşçıları simleliyormuş. Yağmur tanrısı Chaac Mool yine en tepede. Chicen İtza da. Teltek Maya uygarlığının ulaştığı en yüksek sviye kendini mimaride gösteriyor. Örneğin en büyük top sahasına bu arada görüyoruz. 168 e 68 metre.



Kısa boylu olmalarına rağmen Maya lar tepede görülen delipe topu geçirmekle büyük başarı elde edildiğinden o kişi veya o takımın kaptanı tanrılara kurban eliliyormuş. Takımlar günümüzdeki gibi birbirleriyle kıyasıya yarışıyorlar ve kim kendini tanrılara kurban edicek diye top peşinde koşturuyorlarmış. Onlarda tanrıların yanına gitmek ve huzur içinde yaşamlarını sürdürmek istediklerinden böyle bir kurban olmayı cani gönülden istiyorlarmış.




Tanrılara kurban edilen kişi canlı haldeyken büyücü tarafındnan kalbi çıkarılıyormuş. Bazı araştırmacılar kurban olan kişinin uyuşturulduğunu söylüyolar yani kurban edilirken bilinci yerinde olmadığını vurguluyorlar. Çünkü canlı canlı bedenden kalp bıcakla kesilerek çıkartılıyor. Rehberimizin anlattığına göre o dönemde yaşayan krallar tanrılardan hep en iyisini beklediklerini ve tanrılara da en iyisini verdiklerini anlattı. Hatta o dönemin kralları kendilerini tanrılarla eş tuttuğunu ve halkın önünde kurban edilenin etini yidiklerini, kendilerinin de birer tanrı olduklarını böylelikle kanıtlamış olduklarını vurguladı. İnsan kurban etmenin zamanla halk tarafından çok kötü birşey olduğu anlaşıldığında halkın ülkeyi terk ettiği ve krallar dan kaçtıklarını dile getirdi. O yılki



O yılki mahsülün iyi olması için insan kurban edildiği ve zamanla iklimin kuraklık dönemine girişiyle küçücük bebeklerin bilene kurban edildiği Maya uygarlığında ve özellikle Chichen İtza da yaşam 1450 yıllarında Maya ların buraları terk edişiyle son bulmuş. Kimilerine göre halk kurban edilmekten kaçmış ve artık krallara hizmet edecek kimseler kalmamış, kimilerine göre gerçekten iklim değişikliği ile gelen kuraklık yüzünden insanlar buraları terk etmiş diyorlar. Zamanla bütün sırlar gün yüzüne çıkar elbet.

Maya kültürünü çok severim ama bu tür insan kurbanları beni üzüyor. Dünya nın birçok yerlerinde insan kurban edilmemiş. Bir tek bu Maya kültüründe görüyoruz. Maya lar kendileride bu kurban olayını benimsemediklerini söylüyorlar. Onlar krallar ın isteği üzerine gerçekleşen kurban olayları diyorlar ve kendilerini temize çıkarıyorlar. Artık o krallar halktan değilmiydi biri değilmiydi sorusunu akıllara getiriyor.


Diğer Resimler için https://www.facebook.com/yasartan1/media_set?set=a.10154087108249090.1073741962.809604089&type=3



Coba....

Coba ya tur ile değil, kendi imkanlarımla gittim. İlk önce Cancun otobüs sentralna vardım ve (ADO) Coba ya gidecek minubüleri sordum. Hemen bana yardımcı oldular. Sırada bekleyen minubüs e binerek Coba ya geldim. Yolda durup yolcular indi - bindi yaptıklarından kesin nekadar zamanda oraya vardık bilemiyorum. Tadını çıkarın diyorum. Çok keyfli oluyor. Genelde yolcular hep yerliler. Birkaç turist te görmek mümkün. Yerel halkın arasına karışmak çok güzel oluyor.

Coba Maya ların en parlak döneminde yapılmış muhteşem bir şehirmiş. Milattan sonra 600 yıllarda inşa edilmiş. İspanyol lar ülkeyi feth ettiklerinde Maya lar şehri çoktan terk etmişler ve şehir harabe halinde İspanyolların eline geçmiş.

Maya kültürünün önemli yerlerinden. Yucatan bülgesinde bulunan Coba çok geniş bir alana yayılmış. Eğer yğrğyerek gezecekseniz çok vakit ayırmanız gerekir. Gezilecek alan gidiş geliş ve ara yürümeler dahil 10 kilometre civarında. Ben şahsen her yerini değil sadece belirli yerleri gezdim. Birçok kişiler bisiklet kiralayarak alanı gezdiler. Eğer bisiklet kullanamıyorsanız iki kişi taşıyabilen şoförlü bisiklerler var. Bunlar hem rehberlik veriyorlar hem sizi gezdiriyorlar.



Ormanın içinden yürüyerek gidiyorsunuz ve etraftan kuş sesleri duyuluyor. Tam anlamıyla vahşi yağmur ormanları nın içindesiniz. O vahşı ormanın içinde yürümek bilene insanı etkiliyor. Epey yürüdükten sonra keşke bisiklet kiralasamıydım diye düşünmedim değil. Gerçi tek ben değildim yürüyerek gezen başka turistlerde vardı hatta çene yaparak yürüdük. Yanımızdan bisikletle geçenler yada iki kişi bir bisiklete oturmuş onları gezdiren sürüçüler geçiyor.



Coba daki bu piramid 42 metre yüksek ve 120 basamak ile çok dik Yukarı çıkabilirsiniz. En yukarda ibadet ve din adamlarının gerçekleştirtikleri dini törenler odası mevcut. Tahminen burada tanrılarına kanlı kurban adakları gerçekleşiyormuş. İsterseniz yukarıya doğru çıkabilirsiniz. Merdivenler çok dar, basamaklara ayaklarınızı yan koymanız gerekiyor. Ve yukarıdan aşağıya merdivenlerin tam ortasından aşağı kadar inen urgan var. Yukarı çıkarken o urgana tutuna biliyorsunuz ve çıkıyorsunuz. Aşağı inerkende aynı olay. Sıkı sıkı tutunmanız gerek. Şayet yükseklik korkunuz yoksa mutlaka çıkmanızı tavsiye ederim.



Yukarıya vardığınızda muhteşem bir görüntü ile karşılaşırsınız. Yağmur ormanları nın görüntüleri yürekleri hoplatıyor. Gerçekten de çok güzel bir manzara. Yemyeşil bir deniz ayaklarınızın altına seriliyor.



Coba küçük bir köy ün hemen yanında yer alıyor. Açık hava antik müzesine girmeden önce geniş bir alanda yüksek 1 kule mevcut. Kuleye üçret karşılığı çıyor ve manzarayı seyredebiliyorsunuz. Ayrca hemen yandaki göl dikkatinizi çekiyor. Gölün bir bölümünde gezme imkanı var. Sazlıklarla kaplı göl de timsahlar yaşıyormuş. Suya falan gireyim demeyin, Manzara gerçekten çok şahane görünüyor. Bir tafa bakıyorsunuz yemyeşil orman bir tarafta göl manzarası. Derin bir nefes alarak iyiki gelmişim diyorsunuz.



Coba ya ulaşım iste biraz kötü. Özel tur ile gitmediyseniz benim gibi kendi imkanlarınızla dolmuş / minubüs falan gittiyseniz bi hayli beklemeniz gerek. Yarım günden fazla Coba harabelerini gezdikten sonra giriş alanındaki küçük satış mağazalarını dolaştım ve kafeterya da birşeyler yiyip içtikten sonra yola çıktım. Başladım beklemeye. Ne gelen var ne giden. Yolun başında tek başıma kaldım. Birkaç özel araçlara oto stopculuk yaptım ama hiç biri beni almadı. Ve beklemeye devam ettim. Otobüs durağı gibi bi yerde beklemeye devam. Ne bir araç ne bir insan geçmiyordu. Hava kapalı olmasına rağmen sıcaklığı bunaltıyordu. Acaba tekrar Coba nin girişindeki yeremi gitsem ve orada taksi falanmı kiralasam diye düşündüm. Yoksa şu yakın köy e mi gideyim bakayım ne var ne yok. Belki oradan bir araç falan geçer diye düşünürken bir minubusun karşıdan geldiğini gördüm hemen Harekete geçip el işareti ile durmasını istedim. Gerçektende durdu araç. Okadar memnun oldum ki anlatmam.

Toplu taşıma araçına benziyordu. Coba ya geldiğim dolmuşlardan sannettim. Ama öyle değildi. Şöför İngilizce bilmiyor sadece İspanyol ca konuşuyordu. O kendi kendine ben kendi kendime konuşa konuşa yolda ilerledik. Playa de Carmen yolu üzerinde Cancun a kadar birçok büyük hotellerin önünde durdu ve yolcu aldı indir. Bindiğim araçın bir servis aracı olduğunu anladım. Sadece işçileri götüren bir araç. Halka açık değil yani. İyiki beni aldı adam çağız. Yoksa oralarda kalacaktım. Hayatımda birdaha belkide hiç göremiyceğim bu iyi kalpli insana buradan tekrar teşekkürlerimi iletiyorum.



Cancun otobüs garına geldiğimizde kendisine kaç para vermem gerekir diye sordum ve el işareti yaptım. Yok dercesine kafasını salladı. Gerçekten çok iyi bir insan. Tam bir Meksikalı. O kadar yol geldik hiç bir ücret talep etmedi. Hatta bir benzincide durduğumuzda aracanı benzın doldurdu ve baktım elinde iki su şisesiyle bindi. Bana birşeyler söyleyerek birini bana verdi. Çok iyi bir insana raslamışım şansıma. Gerçi sanıyorumki Meksika daki tüm insanlar böyle. Anlattıkları gibi yok uyuşturucu mafyası yok silah kaçakcıları falan değiller. Araçtan inerken yinede iyi bir miktarda para bıraktım.

Diğer resimler için: https://www.facebook.com/yasartan1/media_set?set=a.10154091079129090.1073741965.809604089&type=3

Tulum...

Deniz kıyısına yapılmış tek yerleşim yeri olan Tulum a tur ile gittim. Tur umu Meksika ya gelmeden önce internet üzerinden ayarlamıştım.  Hotelimizden bizi alan araçla epey bir yol gittik. Playa De Carmen e yakın bir yerde Tulum. Girişi bayağı bi şahşahlı görünüyor. Ve burada da dünya nın her yerinden insanlarla karşılaşiyoruz selamlaşıyoruz, konuşuyoruz...















Giriş ten 5-10 dakika kadar yürüdükten sonra koçaman bir alana geliyoruz. Seyrek ağaçların ve her tarafın yem yeşil olduğu arazide taş yapımı harebeleri görüyoruz. Rehberimizin peşine takılarak etrafı gezmeye başlıyoruz. Ve bizi iri gözlerle takıp eden koçaman İguanalar taş aralarından karşımıza çıkıyor. İlk önce tabiki korkuyoruz ama rehberimiz İguana ların sadece ot yidiklerini insanlar saldırmadıklarını söylüyor. Hatta etlerinin çok lezzetli olduğunuda ekliyor. Tavuk ettin den daha lezettli  çünki sadece ot yiyorlar diyor.











Çoğu yapıtların yıkılmış olsada Tulum harabeleri deniz kıyısındaki bir yamacın üzerine yapılmış ve deniz manzaralı.  Denizin dibinde öyle ıssız ve öyle el değmemiş duruyor ki, insan her köşesini ağzı açık bir şekilde geziyor. Muhteşem manzaraya aşık olmamak elde değil. Dünya nın en turkuaz denizinin dibinde, yeşillikler arasında yıkık dökük taşlar yüz yıllardır orada öyle süsülerek bir taraftan şahane denizi bir taraftan yeşillikleri izliyor.

 En görkemli bina , uçurumun hemen kıyısında olan 7,5 metre yüksekliğindeki kale. Bazı kaynaklarada deniz yolunu kullanan tüccalar için bir deniz feneri ya da navigasyon noktası olduğu söyleniyor. Rivayete göre, denize bakan iki dar penceresinin içinde ateş yakılır, gemiler de bu iki pencerenin ortasını referans alarak kıyıya yanaşırmış. Bu kale aslında temeldeki başka bir binanın üzerine kurulmuş. Üst odalarda duvarlarda yılan motifleri varmış.















Dünya nın her yerinden gelen turistler için tarihle deniz keyfini bir arada geçirme ayrıçalığını taşıyan Tulum a kendi imkanlarınızla gitmenizi tavsiye ederim. Tur ile gittiğiniz zaman gruptan ayrılmak olmuyor ve bağımlı kalıyorsunuz. Tulum a girişinde ters-yüz bir tanrı figürü bulunmakta (Temple of the Descending God) Güneşin hareketlerini gözletmek için kurulmuş olan bu tapınak, ,ç,indeki renkli mozaiklerden dolayı bu ismi almış. (Temple de los Frescos).















Temple of Wind tapınağındaki taşlar, aynı Mısır piramitleri ya da Stonehedge gibi belli bir düzende dizilmiş olup, fırtınalı havalarda çıkardığı tiz sesle Mayalıları tehlikelere karşı uyarıyormuş. İnanılır gibi değil ama bu sistem 1995 yılında Roxanne fırtınasında bile yerel halkı ve turistleri uyarmış. 












Deniz kenarındaki tek Maya yapıtı lan Tulum u gezerken karabik denizinin o muhteşem rengi sanki insanı büyülüyor. Muhteşem deniz o sıcakta insanı çekiyor gibi. Kendi imkanlarıyla gelenlerin sahile inip kendini denize attıklarını görüyor ve imreniyoruz. Saatler ilerledikce kavurucu sıcak altında bir yanda kendini ilk bulduğu gölgeye atan iguanalarlar, yanda kıyıda çılgın dalgalarla serinlenmeye çalışan insanlar. Tur  la gittiğim için çok fazla kalmadık. Yoksa ben de kendimi o azur rengindeki mavi sulara atardım. Neticede muhteşem denize girmemek çok ayıp olur. :) Ama malesef denize giremedim. Zaman kısıtlıydı çünki tur bittikten sonra her an oradan ayrılabiliriz diye aşağıya inmedik ve o muhteşem denizi uzaktan seyretmekle kaldık.















Tulum açık hava müzeside aynı diğer açık hava müzelerinde olduğu gibi giriş önü adeta bir bayram yeri gibi. Onlarça seyar satıcılar, hediyelik eşya satan dükkanlar, her yeri kaplamış. Restorantlar ve kafeteryalar oturup dinlenen insanlarla dolu. Ayrıca tüm vucutlarını boyamış tüğlerle süslü dans gösterisinde bulunanlar, yerel kıyafetlı göstericiler gelen turistleri karşılıyor. En önemlisi bulunduğumuz alanda wifi olması. Çeşitli sosyal medya dan uzaklardakilerle görüntülü canlı görüşme yapabiliyorsunuz. Ben şahsen Türkiye deki akrabalarımla canlı görüşme yapıp etrafı gösterdim. Ordaymış gibi olmasada çevreyi canlı gördüler. Bu arada saat farkını unutmayalım. Tulum da sabah 9 iken Türkiye de öğleden sonra 3 oluyor.











Bu turumuz da yarım günde bitti yani. Tulum dan Playa De Carmen e uğrayan minubüsten indim ve burada kalacağımı söyledim. Günün geri kalan kısmını gece geç vakite kadar Playa De Carmen de geçirdim. Çok harika şirin bir turistlik beldesi. Özellikle buradan Cozumel adasına feribot lar kalkıyor. Başka bir zaman yine gelip buradan o dünyaca ünlü cennet adasına gitmek için kendi kendime söz verdim. Liman etrafındaki muhteşem plajları gezerek kendimi denize attım. O azur mavisi suların içinde yüzdükten sonra tekrar sahil boyu gezmeler, şehir içi gezmelerle devam etti. Yemek Mc Donalt ta yidim. Avrupa dakilere benzemiyor burdakiler. Acı soslar, acı biberler her masa üzerinde duruyor. Çok değişik lezetti var burdaki yiyeceklerin. Sokaklar devamlı bayram havasında. Turistlerle yerliler karışmış sokaklar sanatıçılarla, müzisyenlerle dolu. Tarih ve deniz keyfinin doyasıya yaşanacağı bir ülke Mexika. Mutlaka hayatınızda bir kerede olsa gitmenizi şiddetle tavsiye ediyorum...

Tulum fotorafları için tıklayın: https://www.facebook.com/yasartan1/media_set?set=a.10154090901934090.1073741963.809604089&type=3

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ordaydım Hindistan

Ordaydım... Bu seferki yolumuz Hindistan. Çok göremek isteğim bir ülke değil aslında ama o Taj Mahal ı illede görmek istiyordum. Bu sefer ...